İnsanlık
Nerede doğacağımızı ya da nasıl doğacağımızı biz seçmiyoruz. Hiçbirimiz. Bu körce oynanan oyunda nereye doğru gittiğimizide bilmiyoruz. Dedim ya körce oynuyoruz bu oyunu. Yalnızca duygumuzuda katıp , irademizi serpiştirip , seçimimizi de katarak birlikte…
İnsanlar yalnız doğar hem de ne yalnızlıktır bu zifiri karanlıkta kolgezmek gibi bilmeden yalnızca ezberlenmiş ve anlaşılmadan oynanmış gibi…
Bir piyes gibi değil hissederek , aşalanarak ve alçakça ezilerek. Zaten bu kural dünyada geçerlidir değil mi ?
Ezilirsin ve sonunda sende ezersin . Ve bunun kendine yapılmasını unutmuşçasına haz duyarsın.
Ve hoşuna gitmeside cabası .
Nefret edersin insanlıktan yaşlandıkça duydukça ,gördükçe ve düşündükçe nefret edersin, kızarsın…
Sana yıllar saçma gelir bir o kadar anlamsız ve bomboş.
Gelişmişsin, büyümüş ve okumuşsun fakat kafanda o zifiri karanlık insanlık terimi olmamışçasına yaşarsın , oynatırsın, kullanırsın.
Bir çingene doğarsın , bir soylu ya da bir zenci ve bu seni doğumdan sıfatlar ve nitelendirir . Lanetler seni doğuştan . Sıfatın ayrılmaz nefesin bitene kadar.
O kadar boşluktasındır ki o an sevdiğin ,istediğin şey için ağlarsın , kızarsın lakin bir ekmek için ağlıyanı görmesin bilmesin .
Adaletin olmadığı yerde asla hakkını arıyamasın.
Dedim ya lanetlisindir sen artık bir köylü , bir çöpçü,yabancı ,yalancı olmaya mahkumsun.
Yalnız geldiysek bu dünyaya o zaman bu karanlık yolda uçurumların yerini ezberlemişçesine kendinden emin ve dik yürümelisin daima .
Tek şeye odaklanmış bu dünyada bir çok şeyi gören ya öldü ya da öldürüldü. İnsanlığa bir at gözlüğü taktırıldı. Herkes kendi yaşadığını bildi ve yalnızca iyisi ile kıyaslandı ya aşk vardı ya nefret ya eğlence asla tam göremediler.
Daha ilerisi de gelmiyordu gelemezdi çünkü hepsi aynıydı… ufku bilmezlerdi .
Yarını bilmeden 3 ün 5in hesapları bitmezdi . Ne zaman ölçeğini bilmeden aldıkları borcu saymazdı görmezdi bilmezdi.O yalnızca kendini bilirdi . Kendi gafleti ve ya mutluluğu onu kendi katili ediverirdi…
Ecem Bektaş