Dünyayı Güzellik Kurtaracak

"Dünyayı güzellik kurtaracak" demiş Dostoyevski . Sanırım ancak bu kadar haklı olunabilirdi. Gece yatağa girdiğimde karanlığı ve soğuğu kırıp kalbimi ısıttığım bir cümle bu . Hani derler ya gece yattığında aklına daima kötü şeyler gelirmiş, kötü düşünceler seni rahat bırakmazmış. İşte bazı kelimeler, cümleler, anılar ve anlar var ki kalbin ve zihnin etrafına duvar örerler o kötü şeylere karşı. Bu cümle de benim duvarım .
Tabi bir de nasıl bir güzellikten bahsedildiği var . Bu sefer bence değil de ben yazsaydım diyorum, ben yazsaydım ilk başta gülmeyi kastederdim. Sonuçta herkes aynı dilde gülümser ve doğulu yada batılı , güzel yada çirkin, suçlu veya suçsuz, büyük yada küçük bizi birleştiren tek şey , aynı dili konuşturan tek şey , belki de bize tamamiyle hayatı sevdirecek tek şey nasıl güzel olmaz ki zaten ?
Gülmekten sonra dinlemek gelebilir. Birilerini anlamak , birilerine yardım etmek , birinin hayatını değiştirmek. Eski edebiyat öğretmenim "Birinin hayatında silik parmak izleri bırakmayın" derdi. Ve bana kalırsa haklıydı da . Birinin hayatına dokunmak güzel şey. Birinin hayatını değiştirebilmek, onu anlayabilmek. Ama eğer parmak izleriniz o hayattan silinip gidecekse zaman kaybı değil mi o hayata dokunmak? Ya da kimse farketmeden orda sadece buğulu bir şekilde kalacaksa , bu kirlilik değil midir ?
Öyle dokunun ki o hayata , o hayatın sahibi , her biri karmaşık bir labirente benzer parmak izlerinizi takip ederek doğru yolda ilerlesin ve hayat hep size minnettar kalsın. Dersiniz ki : "Söylemesi kolay tabi.Sen bize nasıl yapacağımızı söyle" .Haklısınız,derim. Söylemesi kolay ancak yapması da çok zor olmasa gerek .
Gülerek başlayın ve severek ve sarılarak ve dinleyerek .Anlatmak da fena olmaz aslında . Huzuru arayarak başlayın, bu yolda kendiniz olup hep kendiniz kalın. Ve iz bırakabildiğiniz zaman o iz kalıcı olsun , sadece kalıcı. Yıkıcı değil , kırıcı değil, öldürücü değil. Kalıcı olsun. Yara izi gibi de olmasın , her baktığında yüz buruşturduğun. Doğum lekesi gibi olsun , doğuştan orda olduğunu bildiğin ya da olduğunu hissettiğin. İziniz hep orada olduğu izlenimini versin, o hayata çok yakıştığını gösteren. Ve varsa hayatınızdaki parmak izlerini hep saklayın, gece yatağa girdiğinizde kalbinizi ısıtması için...
Sevgilerle kalın...
Ece Ceren Esen